Annelik
Her doğumda sadece 1 bebek değil 1 de anne doğar derler. Ben doğumdan önce bunu bilmiyordum. Açıkçası pek de anlamıyordum. Arkadaşlarımla konuşurken onlar çocuklarından bahsettiğinde onları anladığımı sanıyordum ama anlamıyormuşum. Anne olunca anlarsın derler ya, anne olunca anladım.
Onu ilk gördüğün anı hamileyken ne kadar hayal etsen de o an gelince bambaşka oluyor. Hayal ettiğinden bile güzel. Boncuk boncuk gözleri minicik her yeri ile küçük mucize. Bu fotoğrafta Duru 24 saatlikti. Ellerimdeki minicik ayakları şimdilerde puaça olmuş durumda.
Hamileliğimi çok rahat ve çok pozitif geçirdim. Fakat ben doğumdan sonrasıyla ilgili hiç düşünmemişim. Baya baya akışına bırakmışım sanki her şey kolay olacakmış gibi. Cehalet mutlulukmuş. Aylarca uykusuz kalmak, bir daha asla kendine ait zamanının olmaması, her zaman sana bağımlı bir bebekle olmak, bir sürü şeyi yapmaya çalışıp hiç birini yapamamak nedir böyle anlatmakla anlaşılcak bir şey değil. Bir diğer yandan çok çok çok güzel bir şey. Her anını, her saniyesini, her hareketini kaydetmek istiyor insan.
Her anneye kendi çocuğu en güzeli gibi gelirmiş. Doğmadan önce kendi kendime dalga geçerdim. Derdim ki; bizim çocuk çirkin olursa da biz onu güzel sanacağız çok saçma değil mi? Ama onu ilk gördüğüm anda dünyadaki en güzel çocuk olduğunu anladım. Diğer her şey bir anda anlamsızlaştı.
Herkesin anneliği farklı. Kimisinin off yok artık öyle mi olur dediği şey diğerinin olmazsa olmazı olabiliyor. Her bebek de her anne de farklı.
Ben mesela süslü, bakımlı annelere çok özeniyorum ama öyle olamadım. Tabiki herkesin yaşadığı şartlar başka. Tek başına her şeyi yapmak bambaşka… Belki Duru büyüyünce bende olabilecek miyim? Bilmiyorum. Neredeyse 8 aydır makyaj yapmaya fırsat bulamadım. Birkaç kere doktora giderken zaman bulursam minimal allık, rimel ve ruj üçlüsüyle makyaj yaptım. 1 kere de oje sürebildim. Bu konuda yazsam daha çook yazarım ama şimdilik bu kadar olsun.